SED Nedir?

SED Analiz

SED Nedir?

Sosyal Etki Değerlendirme

Sosyal Etki

Sosyal etki, insan yaşamı ve çevresine yapılan herhangi bir müdahaleden kaynaklanan değişim olarak tanımlanır. Bu değişimler, insanların günlük yaşamını, ekonomik hayatını, yaşam tarzını, birbirileri ve toplum geneli ile ilişkisini, aynı zamanda değerler, inançlar ve kurallar gibi kültürel etkileri de kapsar.

Sosyal Etki Değerlendirmesi (SED)

Sosyal Etki Değerlendirmesi (SED); etkileyen ve etkilenenler arasındaki etkileşim sürecinde ortaya çıkan yaşam ve mekâna ilişkin etkilerin, olası olumsuz sonuçlarının minimize edilmesi için kapsamlı ve katılımcı bir yönetim sürecidir. Etkileyen ve etkilenen arasındaki etkileşim sürecinin sosyal ve mekânsal değişime duyarlı hale getirilmesi için, SED raporları özellikle karar alıcıları yönlendirmeyi amaçlayan bir dokümandır.

SED, sosyal değişimin gerçekleştiği bölgelerde, bir plan, proje, program ya da politikanın yaratacağı değişimin olumlu ve olumsuz etkilerini anlamaya ve olumsuz etkilerini azaltmaya yönelik yapılan analiz, izleme ve planlama çalışmalarını içerir. SED çalışmaları, sosyal ve bireysel gereksinmelere yanıt veren, eşitlikçi ve erişilebilir mekânlar oluşturmaya katkı sağlamayı hedefler. SED, bu anlamda yaşamı merkezine alan bir yaklaşım ve yöntem geliştirmeyi hedefleyen, uygulamaya dönük bir etki yönetim aracı olarak da tanımlanabilir.

Diğer SED Tanımları

Sosyal etki, gelişimle beraber gelen sosyal meselelerin yönetimidir (Vanclay, 2012).

Devlet düzeyinde veya yerel düzeyde belirlenen çevresel mevzuat kapsamındaki belirli bir politika veya projenin sebep olduğu sosyal sonuçların tahmin ve değerlendirme sürecidir (Rabel ve Vanclay, 1996).

Politika önerisi hazırlarken takip edilmesi gereken mantıklı adımlardır. Karar alıcıların olası politika seçenekleri üzerine karar almalarında potansiyel etkileri göstererek avantaj ve dezavantajları belirlemede yardımcı olur (AB, 2009).

SED; planlanan müdahalelerin ve tetikledikleri sosyal değişimin, kasıtlı olan veya olmayan, pozitif veya negatif sosyal sonuçlarının analizi, takibi ve yönetimidir (Vanclay, 2003).

Geliştirilen bir projeyle ilgili sosyal konuların anlaşılması ve bunlara verilen karşılıktır (Frank, 2012).

SED; bir planlama, tasarım, karar verme, yönetim, operasyon veya bir önerinin geri çekilmesinden kaynaklanan sosyal etkileri ele alır (Rio Tinto, 2011).

Bir projenin sosyal etkilerinin (faydalı ve zararlı) değerlendirilmesi, fırsatların belirlenmesi ve risklerin uzaklaştırılması ile beraber; sosyal etkilerin yönetimi, en aza indirgenmesi ve hafifletilmesini kapsar (Queensland, 2013).

SED'in Tarihçesi

Projelerin çevreye verdiği etkilerin  değerlendirmesi,  ilk olarak 1970 yılında Amerika’da kabul edilen Ulusal Çevre Politikası Kanunu (NEPA) kapsamında, çevresel etkiyi bildirme zorunluluğu ile ortaya çıktı. NEPA’nın uygulanmasının ardından Avustralya, Kanada, Filipinler gibi ülkelerde de etki değerlendirmesini şart koşan çevre kanunları uygulamaya girdi. Bu dönemde geliştirilen sosyal etki değerlendirmeleri, Çevresel Etki Değerlendirmesinin (ÇED) bir alt başlığı olarak yer buldu ve etkilerin sosyal içerikleri hakkında rehberler hazırlandı.

“Sosyal Etki Değerlendirme” teriminin kullanımına ilk kez 1973 yılında Trans-Alaska Boru Hattı için hazırlanmış olan çevresel etki beyannamesinde rastlandı. Ancak, sosyal etki çalışmalarının gündeme gelmesi daha öncesine gider. 1950’lerde ve 1960’larda kitle turizmi yoğun olarak deneyimlenmeye başlandığında, sosyal etkiyi anlamaya yönelik antropolojik çalışmalar yapıldı. 1970’ler de, sosyal bilimcilerin maden ocağı bulunan yerleşim merkezlerinde, etkileri ve tasarım çözümlerini araştırmaları, sosyal etkinin bir kavram olarak ele alındığı ilk dönemler oldu.

1980’lerde proje, planlama ve politikaları değerlendirmede sosyal ve ekonomik bakış açısı geliştirilmesi önem kazandıkça, SED çalışmalarının önemi artmaya başladı. Dünya Bankası gibi uluslararası organizasyonlar da, projelerin sosyal yönlerinin değerlendirilmesi için tavsiye niteliğinde çalışmalar yapmaya başladı.

Etki değerlendirmesi konularına baktığımızda; 1980’lerde çevre kavramının sosyal konuları da içermek amacıyla genişlemesiyle, insanların doğal ve fiziksel çevre ile olan bağlantısının ele alınmaya başlandığı görülür. Sosyal etkinin bu dönemde ciddi bir önem kazanmasıyla, etki değerlendirmesine sosyal, tarihi, kültürel ve estetik boyutlar eklendi. 1990’lardan itibaren ise ekonomi ve ticaret, eğitim ve istihdam, suç ve yoksunluk, sosyal donatı alanları, sosyal dışlanma gibi, özellikle kişilerin refah ve sağlığına yapılan konularla etki değerlendirmesinin kapsamı genişledi ve daha bütüncül hale geldi.

Uzun süre ÇED’in bir alt başlığı olarak ele alınan SED, günümüzde artık sadece etkileri değil, süreci de değerlendiren ve etkilerin yönetimini kapsayan bir yönteme dönüşmüştür. Günümüzde bazı ülkelerde, proje uygulamalarından önce SED yapılması şarttır. Örneğin, Avustralya’da şirketler, faaliyetlerini uygulamaya koymadan evvel SED raporu ile onay almak zorundadır. Aynı şekilde, Hindistan’da yer değiştirme planları uygulamaya geçmeden önce SED raporu ile analiz edilmeye mecburdur. AB’de ise sadece ÇED bir zorunluluk olmakla beraber, değerlendirmelerde, kamu sağlığı faktörünün önemi vurgulanmaktadır.

İlk SED uygulamalarında, Amerika’da sosyal etkilerin sayısal değerlendirmesine odaklanılırken; Kanada’da sosyal eylem ve olası etkilerin ne şekilde ele alınacağına yoğunlaşıldığı görülür.